15 Nis 2021 Kalkınma Politikalarına Kaynak Oluşturacak ‘Yerleşim Sistemleri Araştırması’ Tamamlandı
Türkiye’nin sosyoekonomik anlamda son yıllardaki en kapsamlı araştırmasıyla 81 il, 973 ilçe merkezi, yaklaşık 38 bin köy, kırsal mahalle ve beldenin hizmet verme potansiyelleri, bu alanda birbirleriyle ilişkileri incelendi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından, bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltacak kalkınma politikalarına altlık oluşturması amacıyla gerçekleştirilen “Türkiye’de Kentsel ve Kırsal Yerleşim Sistemleri Araştırması“, 3 yıllık kapsamlı çalışmanın ardından tamamlandı.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğünün yürüttüğü, Türkiye’de en küçük yerleşim birimi olan köylerden metropollere kadar 81 il, 973 ilçe merkezi, yaklaşık 38 bin köy, kırsal mahalle ve beldede gerçekleştirilen araştırmayla yerleşim sistemlerinin güncel yapısı ortaya konuldu.
Bakanlık proje ekibi ve akademik danışmanların yanı sıra sahada kalkınma ajanslarının katkılarıyla 3 yıl süren araştırmada, Türkiye’deki bütün yerleşim birimlerinin birbiriyle sosyoekonomik ilişkileri ve etkileşimleri incelendi.
Araştırmada, her bir yerleşim biriminin diğer yerleşimlere hizmet sunma açısından hizmet merkezi olarak Türkiye içindeki yeri ve önemi belirlenirken, buralar kentsel ve kırsal olmak üzere iki bölümde incelendi ve yerleşimler arası sosyoekonomik ilişkiyi ölçmek için geniş bir veri seti oluşturuldu.
Yerleşim birimleri çeşitli derecelerde sınıflandırıldı
Kentsel yerleşimler için resmi istatistikler ve idari kayıt verilerinin kullanıldığı araştırmada, veri kısıtlılığı nedeniyle 37 bin 36 kırsal yerleşimde yüz yüze anket yapıldı.
Kentsel hizmet merkezlerinin belirlenmesinde ortaöğretim ve yükseköğretim öğrenci akışlarıyla sağlık hizmeti, ulaşım, iletişim, ticaret ve kargo akışları incelendi. Kırsal hizmet merkezlerindeyse eğitim, sağlık, ticaret, ulaşım ve iş gücü akışları analiz edildi.
Araştırma sonucunda, 879 kentsel yerleşim en üst hizmet merkezi 7’nci derece olmak üzere 13 derecede, 37 bin 36 kırsal yerleşim ise en üst 4A olmak üzere 6 derecede sınıflandırıldı.
Çalışma kapsamında ayrıca, her bir yerleşim yerinin en çok hizmet aldığı yerler göz önünde bulundurularak, yerleşimlerin etki alanı belirlendi. Araştırmanın sonuçları “www.yersis.gov.tr” adresinde kamuoyuna sunuldu.
Analiz çalışmaları, “Türkiye’de Kentsel ve Kırsal Hizmet Merkezleri Raporu”, “İller ve Bölgeler Arası Sosyoekonomik Ağ İlişkileri Raporu” ve “Türkiye’de Kırsal Yerleşimler Saha Çalışması Raporu” isimli 3 raporda yayımlandı.
“Son yıllardaki coğrafi kapsamı en geniş araştırma”
Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Barış Yeniçeri, “Araştırmamız, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasına, kamu ve özel sektörün yatırım karar süreçlerine, ulusal, bölgesel, sektörel, kentsel ve kırsal kalkınmaya ve mahalli idarelerin hizmet sunma etkinliğine yönelik politikalara katkı sağlaması açısından önemli bir çalışma.” dedi.
Araştırmanın sosyoekonomik ilişkilerin incelenmesi anlamında Türkiye’de son yıllarda yapılan coğrafi kapsamı en geniş çalışma olduğuna dikkati çeken Yeniçeri, şöyle konuştu:
“Çalışmamızla 40 bini aşan yerleşimde sosyoekonomik ilişkiler farklı boyutlarda incelenmiş ve birbirleriyle ilişkileri ortaya konulmuş oldu. Yerleşim yerlerinin nerelere hizmet sunduğu ve nerelerden hizmet aldığı araştırıldı. Elde ettiğimiz tüm verileri kullanarak yerleşim birimlerini hizmet verme derecelerine göre sınıflandırdık.”
Yeniçeri, araştırmanın sonucunda, il merkezlerinin üst derecede hizmet veren yerleşim birimleri olduğunu ve hizmet verme derecesi yüksek yerleşimlerin batı bölgelerde yoğunlaştığını gördüklerini vurgulayarak, Türkiye’nin doğu kesiminde ise bölgesel merkezlerin ortaya çıktığını ifade etti.
“Kırsal alanlara yönelik programların tasarlanmasında etkili olmasını bekliyoruz”
Mevcut sosyoekonomik yapının ortaya konulduğu çalışmada, bölgesel kalkınmaya yönelik hangi politikaların uygulanabileceğine ilişkin girdilerin de olduğuna dikkati çeken Yeniçeri, şöyle konuştu:
“Birçok kamu ve özel sektör kuruluşunun yatırım yaparken faydalanabileceği önemli çıktılar elde ettik. Örneğin, yasal düzenlemeyle mahalle ve beldeye dönüşen ‘kırsal mahalle’ olarak adlandırdığımız yerlerin köy niteliğini kaybetmediğini tespit ettik. Buraların yatırım yapılırken kentsel politikalar uygulamak yerine kırsal alan şeklinde değerlendirilmesinin daha doğru olacağını gördük. Kırsal yerleşim yerlerinden 24 bin 559’unun kendisi dışında herhangi bir yerleşime hizmet vermediğini belirledik. Diğer yerleşimlere hizmet veren kırsal yerleşimlerden üst derece olarak sınıflandırılan yerleşimlerin daha çok kıyı kesimler ve Güneydoğu Anadolu’da yoğunlaştığını, İç Anadolu Bölgesi’nde üst hizmet merkezi olarak adlandıracağımız kırsal nitelikteki yerlerin sayısının kısıtlı olduğunu tespit ettik.”
Yeniçeri, çalışma sonucunda güçlü üst derece kentsel hizmet merkezlerine yakınlığın diğer yerleşimler için de bir avantaj oluşturduğunu gördüklerine işaret ederek, “Bu da pratikte diğer yerleşimlerin gelişmiş yerlere erişilebilirliği artırılırsa, ulaşım kolaylaşırsa, oralarla mal alım satımı ve çeşitli kamu hizmetleri geliştirilirse bundan diğer yakın merkezlerin de daha fazla yararlanabileceği anlamına geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bir yerleşim yerine yapılan yatırımın, yerleşim yerinin etki alanını da doğrudan etkilediğini dile getiren Yeniçeri, şunları kaydetti:
“Araştırmamız, kamu yatırım programlama sürecinde projelerin yerine, ölçeğine, kapasitesine karar vermek açısından son derece önemli bir altlık oluşturuyor. Yerleşimlerin ihtiyaçları ve sorunlarıyla ilgili de büyük bir envanter oluşturduk. Bunların da kırsal alanlara yönelik geliştirilecek desteklerin ya da uygulanacak programların tasarlanmasında etkili olmasını bekliyoruz.”